Arşivler

ASHAB-I KEHF

 

M.S 250 yıllarında Dakyus adlı bir kralın yönettiği putperest bir ülke varmış. Bu ülkede yaşayan 7 genç hristiyanlıkla suçlanmış.  Kral tarafından inançlarını değiştirmeleri için süre verilmiş. Fakat bu yedi genç inançlarını değiştirmeyip dağa kaçmışlar.  Bunu duyan kral gençlerin öldürülmesi emrini vermiş. Gençlerin peşine bir de köpek takılmış. Gençler köpeği de yanlarına alarak bir mağaraya sığınmışlar. Çok yorgun olan gençler mağarada uyumuşlar,uyumuşlar,uyumuşlar… Aradan seneler asırlar geçmiş. Birgün gençlerden biri uyanır ve arkadaşlarını da uyandırır. Karınları çok acıkmıştır. Aralarından biri cebindeki parayla yiyecek almaya şehre inmiş. Esnafa parayı verdiğinde esnaf bu paranın çok eskide kaldığını söylemiş. Ordan hızlıca uzaklaşan genç arkadaşlarının yanına gelmiş. O günden sonra bu yedi genci ve köpeği gören hiçkimse olmamış…

Bu mağaraya Eshab-ı Kehf mağarası denir. Kuran-ı kerim’in Kehf suresinde geçmektedir.

TARSUS EFSANELERİ(ŞAHMERAN)

Evvel zaman içinde Tarsus’ta yaşayan Tahmasp adında esmer geniş omuzlu yakışıklı mı yakışıklı bir genç varmış. Birgün yanlışlıkla binlerce yılanın yaşadığı mağaraya girmiş. Mağara o kadar karanlıkmış ki sadece bir tane ışık geliyormuş. Genç, bu ışığa doğru yürümeye başlamış. Işık kendine yaklaştıkça gözleri kamaşan Tahmasp ellerini gözlerine siper ederek etrafında gezinen yaratıkların ne olduğuna baktığında uzunu kısası ile binlerce yılanın etrafını sardığını farketmiş. Yılanların hepsi kafasını kaldırmış, ışığa doğru bakıyormuş. Tahmasp da yılanların baktığı yöne baktığında hayatının en güzel kadınını görmüş. Kadına dikkatli baktığında kadının belden aşağısının yılan olduğunu farketmiş. Kadın ona doğru ilerliyormuş. Tam karşısında durmuş ve elini ona doğru uzatmış ve demiş ki:

-Benden korkma Tahmasp. Ben yılanlar ülkesinin kraliçesi Şahmeranım. Benden sana zarar gelmez. Ben dünya kurulduğundan beri varım. Kraliyetime hoşgeldin. Sen benim misafirimsin. Şimdi yat dinlen. Sonra seninle uzun uzun konuşuruz.

Yorgun olan Tahmasp orada uyuyakalmış. Kalktığında ise güzel bir sofranın hazır olduğunu ve Şahmeranın sofraya davet ettiğini duymuş. Tahmasp sofraya oturduğunda Şahmeran’dan gözünü alamıyormuş. Şahmeran:

-Ben bütün dünyanın tarihini biliyorum. İstersen sana anlatırım demiş.

Ve başlamış anlatmaya. Anlatıkça Tahmasp ile Şahmeran arasında büyük bir aşk başlamış. Tahmasp günlerce yıllarca Şahmeranın yanında durmuş. Ama birgün ailesini özlemeye başlamış. Bunu şahmerana anlatmış. İlk başta sinirlenen Şahmeran sevdiğine kıyamayınca bir şartla gitmesine izin vermiş. Şahmeran:

-Hiçbir kimseye benden bahsetmeyeceğine ve hiçbir zaman suya girmeyeceğine söz ver, demiş.

Tahmasp sözü verdikten sonra güzel sevgilisinden ayrılarak köyüne varmış. Arada bir Şahmeranı ziyaret ediyormuş. O dönemin kralı o günlerde kötü bir hastalığa yakalanmış. Kötü veziri ilaçlarını vermemiş. Kralın iyileşmesinin tek çaresinin Şahmeranın etinden bir parça yemesiyle olacağını söylemiş. Bunun için ülkenin dört bir taraflarına Şahmeranı araması için askerler göndermiş. Bilgenin biri Şahmeranın bulunması için bütün insanların suya girmesi gerektiğini söylemiş. Bu askerler ülkenin dört bir tarafından insanları alıp hamama götürüyorlarmış. Tahmasp’ın köyüne gelen askerler halkı toplayıp hamama götürmek istemişler ve Tahmasp gelmek istememiş. Zorla götürülen Tahmasp suya girdiğinde bütün vücudunun pullarla kaplı olduğunu görmüş. Kralın askerleri Tahmasp’ı alıp saraya götürmüşler. Kötü vezir çeşitli işkenceler yaparak Tahmasp’dan Şahmeranın yerini öğrenmişler. Kötü vezir askerlerini alarak şahmeranı saraya getirmiş.Sevgilisiyle karşılaşan Şahmeran insanoğluna güvenilmeyeceğini bildiği halde sevgilisine kıyamamış. Şahmeran:

-Kim benim kafamdan yerse o vakit ölecektir. Kim benim kuyruğumdan yerse bütün bilgelik ona geçecektir,demiş.

Kötü vezir hemen kılıcını alarak Şahmeranı ikiye parçalamış. Sevgilisinin öldüğünü gören Tahmasp hemen Şahmeranın kafasından bir parça et ısırmış. Kötü vezir de kuyruğundan bir parça et ısırmış. kötü vezir o anda ölmüş. Tahmasp ise bütün bilgeliğe sahip olmuş…

TARSUS

Berdan Ovasından başlayıp kuzeye doğru büyüyüp gelişmektedir. Tarihi ile çok zengin olup çeşitli dinlere ev sahipliği etmektedir. Kuran-ı Kerim’in Kehf Suresinde geçen Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar)ın kaldığı mağara tarsustadır. Milyonlarca müslüman burayı ziyaret etmektedir. Hristiyanların ”hac” olarak kabul ettiği Sean Paul kuyusu Tarsus’ta bulunmaktadır. Bu yüzden Hristiyanlar için de önemli bir kenttir Tarsus. Dünyanın ilk kanalizasyonlu Tarihi Roma Yolu ve Roma Hamamı Tarsus’tadır. Kleopatra Kapısı şehrin en eski tarihi kalıntısıdır. Şelalesi ve barajı görülmeye değer güzellikleri arasındadır.